İş yerinde kişisel bilgilerimiz nasıl toplanıyor?



İşyerlerinde sadece kameralarla gözetildiğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çalışanlara ait bilgiler artık çok farklı biçimlerde toplanıyor… Nasıl mı?

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan Facebook Cambridge Analytica skandalı kişisel bilgilerimizi özenle korumamız gerektiğinin ne denli önemli olduğunu ortaya koydu.

Facebook Cambridge Analytica skandalı

Cambridge Analytica, Trump tarafından kiralanan bir seçmen profili oluşturma firması ve Cambridge Analytica, buna rızası bulunmayan milyonlarca Facebook kullanıcısının verisini kullandı.

Cambridge Analytica, Aleksandr Kogan’ın 50 milyon profilden elde ettiği kişisel verileri kullanmıştı. Dr. Kogan, bu verileri bir kişilik testi uygulaması yoluyla Facebook’taki veri toplama kurallarındaki bir açık kapı üzerinden elde etti. Burada Kogan’ın kuralları çiğnemediğini belirtmek gerekiyor. Facebook’a göre Kogan, uygulamanın akademik amaçlı olduğu söyledi. Facebook, verilerin Cambridge Analytica’ya satılmasının kuralları çiğnediğini vurguluyor.

Mark Zuckerberg, ABD’de tam sayfa gazete reklamıyla özür diledi. Fakat kullanıcılar bu özür mektubunu dinlemeden uygulamayı silmeye devam ediyor. Kullanıcıların tepkileri ise giderek büyük bir tepkiye dönüşüyor.

Cambridge Analytica şirketinin 50 milyon kişiye ait bilgileri Facebook üzerinden ele geçirmekle suçlanmasının ardından #deletefacebook (Facebook’u sil) kampanyası ağırlık kazanmıştı.

Musk, Twitter’da @serdarsprofile hesabının sahibi bir Türk takipçisi, Musk’ın “Facebook ne?” mesajına İngilizce olarak “Adamsan SpaceX’in Facebook sayfasını silersin” çağrısı yaptı.

SpaceX ve Tesla gibi dev teknoloji şirketlerinin sahibi işadamı Elon Musk, Twitter kullanıcılarının çağrısı üzerine şirketlerinin Facebook’ta bulunan her iki şirketinin resmi sayfalarını sildi.

Musk ayrıca Facebook’un sahip olduğu Instagram’ı şimdilik kullanmaya devam edeceğini vurguladı.

Skandal büyümeye devam ediyor

Facebook Pazar günü, yedi İngiliz gazetesinde ve üç Amerikan gazetede tam sayfa reklam yayınladı. Cambridge Analytica veri gizliliği skandalından dolayı tüm kullanıcılarından özür diledi.

Şirketin CEO’su Mark Zuckerberg’in kaleme aldığı özür mektubunda, şirketin üçüncü parti uygulamaların artık fazla bilgi edinemeyeceğini ve Facebook’un verileri sınırlandırmaya başladığını söyledi. “Sizin için daha iyisini yapacağımıza söz veriyorum.” diyen Zuckerberg, “Bu bir güven ihlaliydi ve o zamanlarda daha fazla yapamadığımız için özür dilerim” dedi.

BBC Türkçe’de yayınlanan José Luis Peñarredonda’nın makalesinde de işyerlerinde nasıl gözetlenip bilgilerimiz toplanıyoruz konusu incelemeye alınıyor. Bakalım neler oluyor?

Ne puan alıyoruz?

Faaliyetlerimiz her gün bir şekilde gözetlenip puanlamaya tabi tutuluyor aslında. Aldığımız pahalı uçak bileti kredi karnemizde ortaya çıkabiliyor; sabah koşusuna ara verdiğimizde telefonumuzdaki egzersiz uygulaması sigorta şirketiyle bağlantılıysa prim ödemelerimizin artması gündeme gelebiliyor.

İnternet üzerindeki aktivitemize bakarak Facebook nelerden hoşlandığımızı tespit edip ona uygun reklama yönelebilir.

Ayrıca insan kaynakları departmanları da işçilerini daha iyi tanımak için birçok veriye başvurabiliyor. Bilgisayarınızda her an sizi takip eden programlardan ‘akıllı’ kahve makinalarına kadar birçok araç kullanılabiliyor bunun için.

Uzmanlar bu sektörün 2022’de 1 milyar doları bulacağına inanıyor
Veri toplama amaçlarından biri işçilerin ne kadar süreyle aynı işte çalışacağına dair tahmin yürütmek, böylece işe alma kararları konusunda daha isabetli olmak.

Ancak her işin tüm yönleriyle nicel ölçümünün yapılamaması bu yaklaşımın dezavantajlarından birini oluşturuyor. Örneğin daha iyi yazı yazma çabalarını tümüyle ölçmek mümkün değil. Böyle olmayınca da bu çabaların varlığı görülmüyor.

Verilerde açmazlar

Araştırmalar, fiziksel aktivitelerin işe gitmeme ihtimalini azalttığını ve verimliliği artırdığını gösteriyor. Bu durum sağlıklı yaşam alanında birçok uygulama programının ortaya çıkmasına neden oldu.

İşçiler, bu tür aktivitelerden dolayı işten izin almanın kolaylaşması ve puan toplama gibi nedenlerle bu girişimlere ilgi gösteriyor.

Ayrıca işyerlerinde düzenlenen sağlıklı yaşam etkinliklerinin katılımı artırdığı ve daha düzenli kıldığı görülüyor.

Çalışanlar hakkında veri toplamak daha iyi risk idaresi ve işyerindeki sosyal davranışların cinsiyet ayrımcılığına yol açıp açmadığını anlama gibi konularda işverene yarayabilir.

Örneğin ABD merkezli Humanyze adlı şirket işçilerin email, telefon, işyeri mesajlaşma servisi gibi iletişim bilgilerinden veri topladığını, ama bunların içeriğinin okunmadığını, sahiplerinin kimliğinin bilinmediğini, yalnız mesajların sıklığı, süresi gibi bilgilerle kişilerin hangi departmanda çalıştığına dair sonuç çıkarılabileceği belirtiliyor.

Bluetooth gibi cihazlar ise insanların ofiste ne şekilde hareket ettiğini tespite yarayabiliyor. İşyeri yaka kartlarına yerleştirilen akıllı mikrofonlar yoluyla çalışanların ne kadar zamanını konuşarak geçirdiği veya ne sıklıkla müdahaleye uğradığı belirlenebiliyor.

Altı haftalık veri toplama sürecinin ardından işveren büyük resim hakkında daha iyi fikir sahibi olup, örneğin başkalarının yapmayıp da en iyi satış elemanının yaptıkları konusunda netleşip bu yolla satışlarını artırmak için yeni stratejiler belirleyebilir. Veya müdürleriyle daha iyi irtibat halindeki insanların daha verimli çalıştığını tespit edip benzer uygulamaları teşvik edebilir.

Ancak bu tür tekniklerin yararı veya bu kadar denetim içeren teknolojinin meşruluğu konusunda şüphe duyanlar da var. Ama 2015’te yapılan bir ankette, çalışanların yüzde 56’sı işverenin dağıttığı hareket takip cihazlarını takabileceğini söylüyordu.

Ayrıca bu cihazların ve telefonlarda kullanılan uygulama programlarının doğru ölçüm yapmadığı da biliniyor.

Bilgilerin korunması

Bu tür programlar kişilerin diğer sağlık bilgilerini de içerebiliyor. İşverenin bu bilgileri edinmesi ise çalışan açısından tercih edilir bir durum değil çoğu zaman.

Humanyze gibi şirketler, topladıkları verilerde kişiye özel bilgi olmadığını, bu bilgileri başka firmalara satmadıklarını iddia ediyor ve bu program içinde yer alıp almama tercihinin işçiye ait olması gerektiğini söylüyor.

Oysa şirket iyi niyetli olsa bile bu verilerin siber saldırı ile çalınıp başkalarına satılması ihtimali söz konusu.

Mayıs ayında Avrupa Birliği’nde Genel Veri Koruma Düzenlemesi yürürlüğe girecek. Böylece kişisel bilgilerin rıza olmadan kullanılması yasak olacak. ABD’de ise bu tür yasalar daha geride ve eyaletten eyalete değişebiliyor.

Öte yandan bu tür programlar için yapılan yatırımların işveren ve işçi açısından sağlık sigortası primlerini düşürmeye yaradığı iddiaları da şüpheli görülüyor. 2013’te Rand Corporation tarafından yapılan bir araştırma, bunların işverenin sağlık alanında yaptığı harcamalara pek etkisi olmadığını gösterdi.

Ancak bu teknolojilerin yararı olsa bile işçilerin mahremiyet hakları ve beklentileriyle denge oluşturması gerekiyor.

Black Mirror adlı dizinin bir bölümünde geleceğe yönelik tüyler ürperten bir uyarı yer alıyordu. Instagram benzeri bir sosyal medya platformundaki paylaşımlarına göre kişilere belli puanlar veriliyor ve hayatları bu puanlara göre şekilleniyordu.

Bu öngörülere benzer biçimde, alışveriş alışkanlıklarından okunan kitaplara kadar çeşitli kaynaklardan verilerin toplandığı zorunlu Yurttaş Puan Kartlarının (Sosyal Skor) 2020’de Çin’de kullanıma gireceği bildirildi.

Mevcut yasal düzenlemeler şimdilik kötü niyetli girişimlere büyük ölçüde izin vermiyor. İşçinin yararına olabilecek ve aynı zamanda verimliliği artırabilecek girişimler de olabilir. Buna ancak onların rızası alındıktan sonra başlanması ve dahil olmayanlara karşı ayrımcılık uygulanmaması, toplanan verilerin ise belli bir süre için saklanması gerektiği belirtiliyor.

Konular